Arşiv

Archive for Ekim 2010

>ÖMÜR’ÜN TELESKOPLU PASTASI…

Ekim 30, 2010 5 yorum

> Teleskopla hiç ilgim alakam olmamıştır, yakından uzaktan tanışıklığımız yoktur:)
Geçen akşam biricik Nazan ablam oğlu Ömür için bir pasta yapmamı ama üzerinde ufaktan bir teleskop resmi olursa çok memnun olacağını söyleyince, hemen teleskop resimlerine göz attım ilk defa alıcı gözüyle teleskop inceledim :))

Ve işte sonuç elimden geldiği kadar çizmeye ve boyamaya çalıştım umarım benzetebilmişimdir Ömür’cüm:)

Nice uzun yaşlar dilerim, doğum günün kutlu olsun Ömür………

>TAVUKLU BÖREK……….

Ekim 26, 2010 6 yorum

> Tarif yazmak için oturdum ama şimdi hiç yazasım yok, bu sefer resimler boşluğu doldursun tarif arkadan gelsin…………

İşte geldim..
Geçen hafta arkadaşlarım için hazırlamıştım bu böreği, söylemesi ayıp;) pek beğenildi; çoktan beri yapmak istediğim nedense bir türlü yapamadığım tavuklu börek..

Yapması çok basit ama oldukça lezzetli denemediyseniz mutlaka deneyin derim..

Gelelim malzemelere..
6 tane yufka.
yarım su bardağı kadar sıvı yağ.
ben 2 tane bütün tavuk göğsü kullandım ama bir dahakine but kullanmayı düşünüyorum, öyle daha da lezzetli olur kanısınına vardım..
1 tane soğan
tuz karabiber..
1 çay bardağı ceviz içi(ben unutmuşum)
Sarımsaklı yoğurt…….

Tavukları haşlayıp küçük küçük parçalayın..

Soğanı sıvıyağda kavurup üzerine etleri ilave edip biraz soteleyin ve tuz karabiber ilave edip ocaktan alın..
Yufkaların üç tanesi için bir tepsiyi yağlayıp üzerine yufkanın birini serip üzerine sıvı yağla yağlayıp diğer yufkayı da üzerine serin ve yine yağlayın, üçüncü yufkayıda aynı şekilde yağladıktan sonra yufkaların üçünü birden tepsinin büyüklüğünde kare şeklinde katlayın.
Üzerinde yağsız olan bölümleri de yağlayıp kızgın fırında kızarana kadar pişirin…

Pişen yufkaları fırından alıp üzerine tavuk suyundan 4-5 kepçe kadar dökün. ve tekrardan 5 dakika kadar fırına verin.

Fırından çıkartıp yumuşamışmı kontrol edin eğer yumuşamamışsa biraz daha tavuk suyu dökebilirsiniz.
Yumuşayan yufkaların üzerine tavuk etlerini serip sıkıca rulo yapın ve takrardan fırına verin. 10-15 dakika kadar isteğe bağlı kızarmış yada daha açıkrenk isteğinize göre fırında ttutun ve daha sonra fırından çıkartıp biraz soluklandıktan sonra dilimleyerek Üzerine sarımsaklı yoğurt dökerek misafirlerinize ikram edin… Ben yoğurtlu halinin resmini çekemedim……….

>"RÖSTİ" PATATES….

>26 Ekim 2010 Salı günü saat 09.00’da, 19 Mayıs İ.Ö.Okulunda Okulumuz yararına yapacağımız kermesimize Denizlideki bütün arkadaşlarımızı beklerim…….
Patates……..

En sevdiğim yiyeceklerin başındadır patates.. Ne çok çeşit yiyecek yapılır patatesten aklına ne gelirse uydur patates kaldırır:)

Özellikle kışın bazı bölgelerde en önemli yiyecektir patates, patatessiz kış geçmez sanki:) Bizim buralarda öyle çuvalla filan alınmaz ne kadar ihtiyaçsa onu alırsın.
Geçen gün kardeşimle konuşurken öğrendim ki Kayseri’de kış geldimi patates çuvalı eve girmeliymiş:) her evin kapı önünde bir çuval patates var dedi:)) (Bilemiyorum belkide çerkezler için geçerli olabilir bu, çünkü onlar oldukça çok patates tüketiyorlar pek çok patatesli yemek tarifleri var)

Patatesin ana vatanı Güney Amerika.. Yüzyıllar önce Peru, Bolivya ve kolombiye’ya kadar uzanan And Dağlarında yetişen bu bitki zamanla Kuzey Amerika, Avrupa, ve Asya’ya kadar ulaşmış ve ülkelerin yemek kültürlerinde çok önemli bir yer kazanmış…

Patates yetiştirmesi ve saklaması kolay bir sebze. Yüksek besin değeri ve buna bağlı olarak doyurucu olması nedeniyle çok fazla tüketilen bir malzeme olmuştur..
Dünyada 3000 çeşit patates yetişiyormuş. Günümüzde en çok patates üretilen ülke de Çin olarak biliniyor.

Nitekim Dünyada 3000 çeşit patates üretiliyorken bizim ülkemizde 2-3 çeşit patates üretilmsi bizim gibi bir tarım ülkesi için çok şaşırtıcı..

Rösti patates aslında Almanya da çok tüketilen bir yemek olmasına rağmen, İsviçre kökenli bu ülkenin geleneksel yemeklerinden birisiymiş.. “Rösti” patates klasik olarak rendelenmiş patates ve soğanın tavada kızartılarak yapıldığı bir yemek. İsviçr’de geleneksel bir kahvaltı olarak yapılmaya başlanmış ama artık pek çok restauranda ana yamak yada garnitür olarak servis ediliyormuş…
Patates ve soğan dışında malzemeler füme et salam elma maydanoz kekik eklenerek yapılıyormuş..
Tarifi anlatan aşçı bunu pastırmalı yapmış ben sucuklu yaptım..

1 kg patates
2-3 kaşık tereyağı
2 soğan
100-150 gr pastırma (ben sucuk kullandım)

Patatesleri sert kalacak şekilde haşlayın ve rendenin iri tarafı ile rendeleyin bırakın onlar soluklansın..

Bir tavada soğanları yağın yarısı ile kavurun. Soğanlar kavrulduktan sonra dilimlediğiniz sucuk yada pastırmayı da ileve edip bira daha kavurup ocaktan alın..

Patatesleri, tuz biber soğan sucuk karışımıyla iyice karıştırın.

Kalan tereyağını büyükçe bir tavaya alıp patesli karışımı içine döktükten sonra 4-5 dakika kadar kavurun.

Son olarak patatesleri spatulayla birlikte yavanın şeklini alacak şekilde bastırın ve alt kısmı kavruk altın rengi olana kadar (10-15 dakika) pişirin ve diğer tarafına çevirip aynı şekilde pişirin…

Pişen Rösti’nizi sıcak olarak servis edin.

Biz bu yemeği, yanında yeşil salatayla birlikte tek başına bir akşam yemeği olarak yedik:))
Herkese güzel bir haftasonu dilerim Hoşçakalın…..

>ETSİZ ÇİĞ KÖFTE….

>Güzel bir hafta sonu dileyerek huzurlarınızdayım..
Bugün neyle geldin derseniz işte etsiz çiğ köfte neden etsiz çünkü et çok pahalı artık herkez mecburiyetten vejeteryan oldu:)) dersem hiçte yalan olmaz sanırım..
Hergün TV de amanda et şu kadar oldu yok efendim bilmem kaçtane kasap dükkanı soyuldu haberlerinden bıktım-k usandım-k (doğrumudur)..
Madem öyle bizlerde etten biraz uzak duracağız sanırım da nereye kadar önümüz kurban bayramı, şimdiden başladı bile fiyat çığırtkanları…
Bayram geliyor tatil uzun oh ne güzel, ne güzel. Bizde(daha çok ben) uzun yıllardan beri teyzemize ziyaret bahanesiyle bari Almanya ya gidelim diye konuşur duruduk:)(evet sadece konuşur ve dururduk) niye dururduk malum şu vize korkuturdu eşimi. Bu yıl nasıl olduysa haydi bayram uzun gidek mi gidek ya bismillah deyip soyunduk bu işe, ama ne iş evrak hazırla babam hazırla. Senin evraklar, benim evraklar, oğlanın evraklar, dosyalar, onlar, bunlar ne zor bir işmiş.. Konsolosluktan randevu alınır ve izmire gidilir görüşme yapılır bakalım beklemedeyiz sonuç ne olacak…
Nedir bu ikinci sınıf vatandaş durumları ne zaman kurtulur biz Türkler bu aşağılanmadan, topu kökü 8 bilemedin 10 gün gidilecek bir seyahat için çekilen çile…
İşte böyle Etsiz çiğköfte diye başlayıp başka konulara atladık. Aslında oturduğumda yazacak başka şeyler vardı ilk olarak Kuzenim Annemüdürü ve fuat bey beni mimlemiş, mim konusu “şimdiye dek en çok tıklanmış/okunmuş 5 post!”
1. sırada Tuzda tavuk yaptım.
2. sırada Tencerede fincan kek
3. sırada Sobe ve İftar menüsü
4. sırada Tavuk saç kavurma.
5. Sırada Babadağ ve kış hazırlıkları.
işte benim en çok tıklanmış/ okunmuş postlarım bunlarmış!!
Ben bütün arkadaşlarımı mimlemek istiyorum postu okuyan arkadaşlar mimlendiniz:))
Eeee çiköfteyi unuttum:)
Malzemeler.
1 kg köftelik bulgur.
3 yemek kaşığı salça bol bol:)
2 tatlı kaşığ kimyon
1 tatlı kaşığı karabiber.
istediğiniz kadar isot (o da bol olursa makbuldür)
5-6 diş sarımsak.
1 soğan.
Tuz yeşilsoğan maydanoz.
yeşillikler hariç bütün malzemeyi tepsiye alıp azar azar soğuk su eklayerek iyice yoğuruyoruz.
en son yeşillikleri ilave edip şekil vererek afiyetle yiyoruz:)
Şimdilik hoşçakalın…

Kategoriler:Köfteler..., Salatalar...

>TWEETY PASTA

Ekim 12, 2010 7 yorum

> Selam…

İşte bir tane daha tweety’li pasta daha..
Bu pastayı Bensu için yaptım, çocuklar bu şirin kuşa bayılıyorlar doğrusu….
Mutlu yıllar Bensuuuuuu; İyiki doğdun Bensuuuu:))))

>PATLICANLI GNOCCHİ (Niyokki)

> Yine uzun zamandan beri beni bekleyen bir tarif gnocchi..

Gnocchi İtalyan mutfağından “primo piatto” yani ilk tabak olarak adlandırılan başlangıç ve ana yamak arasında servis edilen bir yemek-miş:)

Gelelim gnocchi kelimesinin anlamına.. Gnocchi Türkiye de “nokki veya gınokki” olark yanlış telaffuz edilmektedir. İtalyan lisesi mezunu biri olarak “Niyokki” olarak söylendiği garantisini sizlere rahatça verebilirim(diyor tarifi veren şef ben demiyorum)….
Gnocchi kelimesi İtalyanca’da topak anlamına gelmektedir. Şekli itibariyle aslında çok ta doğru bir isme sahiptir. Şekil olarak ufak topakları ve düğümleri andırır. Çoğunlukla 2-3 cm uzunluğundadır, daha ufakları da yapılmaktadır, bunlara da “Gnocchetti” yani topakçıklar denilmektedir.
Roma imparatorluğu zamanından beri yapılmakta olan bir yemektir. (diyor şefimiz)


Bu uzun açıklamadan sonra gelelim tarifimize…

6 kişilik..
750 gr haşlanmış patates
150 gr un.
2 yumurta sarısı.
1 yemek kaşığı sızma zeytinyağı tuz karabiber.

Patatesleri haşladıktan sonra tuz ve karabiberle püre haline getirin.
Daha sonra tezgaha unu alıp patatesler ve yumurta sarısıyla beraber yoğurun.
Hamurdan parçalar koparıp elinizle 2 cm kalınlığında uzun kordon yapın
Hazırladığınız hamur istediğiniz büyüklükte kesin ve sıcak suda haşlayın.
Gnocchileriniz piştiği zaman suyun üzerine çıkacaktır.

Patlıcan sosunu hazırlamak için.
4-5 tane domates.
1 tane patlıcan
1 tane ince doğranmış soğan.
1 paket mozarella peyniri.
2-3 kaşık sızma zeytinyağı.
Soğan ve patlıcanları zeytinyağında kavurun.
Domatesleride soyup doğrayıp patlıcanlara ekleyin 2-3 dakika daha pişirin.
Gnocchileri ve küp küp doğtanmış mozerallaları da ekleyip yüksek ateşte peynirler hafifçe eriyene kadar pişirin.
Taze fesleğenle (ben kuru fesleğen kullandım) servis yapın.

Eğer Kremalı Gnocchi yapmak isterseniz..
250 ml krema.
100 gr parmesan peyniri.
Kremanızı parmesen peyniriyle karıştırıp orta yüksek ateşte kıvamı koyulşana kadar çektirin.
Gnocchilerinizi de ekleyip1-2 dkika daha pişirin. Üzerine ekstra parmesan peyniri ekleyip 200 derecelik fırında üzeri kızarana kadar pişirin sıcak olarak servis edin..

Afiyet olsun…

>KAVALA KURABİYESİ…

>meleginmarifetleri@hotmail.com / meleginmarifetleri@gmail.com
Hepinize merhaba..

Artık ufaktan ufaktan kış ben geliyorum demeye başladı, gözümüze sanki hiç bitmeyecekmiş gibi gelen o sıcakları aramayamı başlayacağız ne? havaların değişmesiyle birlikte bir nezle bir kırgınlık hali var üzerimde, bitmek tükenmek bilmeyen hapşırık sesim sanki benim sesim değil inşallah fazla uzamadan atlatırım.

Kavala kurabiyesine gelecek olursak, uzun zaman önce gazetenin birinden kesmiştim bu tarifi, tarif yığınının içinde denenmeyi bekliyorsu sesiz sedasız.

Kavala’nın en meşhur pastanesinden almışlar tarifi has be has kavala kurabiyesi yani:))

Aslında bize hiçte uzak olmayan kavala’nın tarihi de kısaca şöyleymiş.

Yunanistan’ın sahil kenti Kavala, İpsala’ya 174 kilometre uzaklıkta. 1923’deki Nüfus Mübadelesi’nde Kapadokya’nın Rumları bu şehre yerleştirilmiş. Kavala’nın Müslümanları ise Kapadokya dahil Anadolu’nun farklı ilçelerine göçmüş. Bu nedenle, her ne kadar resmen Tekirdağ’la kardeş şehir olsa da, Kavala’nın Anadolu’daki gerçek kardeşi Kapadokya. Kentin tarihi yarımadasında Osmanlı döneminin izleri hâla yaşıyor.
Şimdi gelelim tarife..

Bu tarif Kavalada Makis Baba’dan alınmış. Makis Baba’nın kavala kurabiyesi dünyaca ünlüymüş ben gazetenin yazdığını size söylüyorum gidip görmüşlüğüm yok yani:)

Mazlemeler.
1 paket margarin.
Yarım su bardağı pudra şekeri.
1 yumurta sarısı.
Yarım rendelenmiş limon kabuğu
4 yemek kaşığı konyak (işte tılsım burada).
1 paket vanilya.
1 çay kaşığı kabartma tozu.
125 gr ayıklanmış beyazlatılmış badem.
Yarım kg un.

Önce bademleri renk alana kadar kavurup ince ince kıyalım.

Eritilmiş ve soğumuş margarini mikser ile kar beyaz oluncaya kadar mikserle çırpalım.

Üzerine pudra şekerini, yumurta sarısını,vanilyayı, limon kabuğunu, kabartma tozunuun, badem ve bunların en üstüne konyağı döküp ve avuçlarınızla iyice yoğurun.

Hamuru merdaneyle açıp kalıpla yada bardakla yuvarlaklar kesin.

Yuvarlakları tekrar keserek ay şekli verin.

Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine aralıklı dizin.
180 derece ısıtılmış fırında hafif renk alana kadar pişirin.
Fırından çıkardığınız kurabiyeleri hemen bol pudra şekerine batırın.
Soğuduktan sonra afiyetle tüketin, laf aramızda kalsın;) yemeye doyum olmuyor benden söylemesi…
Hoşçakalın…
Kategoriler:Kurabiyeler...

>ZEYTİNYAĞLI ELMA DOLMASI…

>meleginmarifetleri@hotmail.com
Zeytinyağlı yiyemem amaaaan basmada fistan giyemem amaaaan; demişler ama ben zeytinyağlıyı çook severim.
Hiç farkında olmadan etli yemek pişirme işni oldukça azaltmışım şimdi fark ettim, kendim de et yemekten uzaklaşır oldum. Neyse ki öyle et yemeden doymuyorum diyen bir kocam yok:)

Hâl böyle olunca da gelsin zeytinyağı:) Geçen gün pazardan aldığım acı dolmalık biberlerden zaytinyağlı dolma yapmak için kolları sıvadım, ama biraz iç malzeme arttı dolapta da uzun zamandan beri yenmeyen dolapta da kalabalık eden ekşi elmalar vardı, elmaları soydum çekirdek yataklarını oyarak temizledim ve doldurdum.

Bence çok güzel bir yemek oldu elmalar ekşi olduğu için hiç limon gerekmedi.

Dolmanın tarifini vermeme gerek yok diye düşünüyorum,
soğan, pirinç, fıstık, kuş üzümü, tuz, şeker, zeytinyağı, yenibahar ve kuru nane’den mütevellit, bilinen zeytinyağlı dolma içi.

Şimdilik benden bu kadar hepinize güzel günler dilerim hoşçakalın..

Kategoriler:zeytinyağlılar